1.Sanayi Devrimi

1712 yılında (18.yy) Buhar Makinesinin icadının gerçekleşmesiyle birlikte buharın ve suyun gücü, buhar makinesiyle üretime aktarılmış o zamana kadar el tezgahlarda yapılan üretim yerini mekanik üretime bırakmıştı.  Makinelerin üretime katılması, demir-çelik ve tekstil üretimini arttırmış, sermayenin belirli insanlarda toplanmasına sebep olmuştu. Aynı dönemde demir yolu ağlarının gelişmesi sistemin dünya geneline yayılmasına sebep olmuş ve üretim artışına yol açmıştı. Kölelik düzenini modern işçilere evirilerek, toplumda sosyolojiyi de değiştirmiş, Burjuvazi ve işçi sınıfı doğmuştu.

2.Sanayi devrimi

1860-1914 yılları arasında çelik, tren rayları, petrol, elektrik ve kimyasal teknikler dünyamızda devasa bir dönüşümün başlangıcı olmuştu. Bilim adamlarının fizik ve kimya alanında yaptığı büyük buluşlar teknolojiye aktarılmış, elektriğin  makinelere aktarılmasıyla Almanya, ABD ve İngiltere gibi ülkeler fabrikalarda seri üretime geçmişti. Bu 2. Sanayi devrimi yani seri üretimin çağıydı.

Seri üretim dünya genelinde büyük bir işçi açığına sebep olmuştu. Üretimle büyük kapitale sahip olan kapitalistler, İşçi sınıfını dünya geneline yaymak, ham maddeye kolay ulaşmak ve sıkışan dünyada yeni bir modeli uygulamaya sokmak için imparatorlukları savaşın içine soktular.

Günümüzde olduğu gibi bundan tam yüz yıl önce 2. Sanayi devrimi ile değiştirilmek istenen sosyoloji önce İspanyol gribi ile başlamış ardından gelen küresel savaşlar ve kıtlık ile işçi kesimine kabul ettirilmişti. Ayrıca kendi hegemonyalarını ve kapitali ellerinde tutmak isteyen Küresel elitler, 1944 Bretton Woods Anlaşması ile Dolar sistemini Ulus devletlere dayatmışlardı. Böylece dönüşümün önünde hiçbir engel kalmamıştı. Artık dünyada yeni bir sosyoloji oluşuyordu, KapitalFabrika-İşçi-İşveren.

Sosyolojinin yanında 2. Sanayi devrimi ile bir de yeni ideoloji gelişmişti. Marx 1867 de Das Kapital’i yazmış, 1917 de Çarlık Rusya’sı yıkılmış ve ilk devrim olmuştu. Daha sonra 1934 de de Çin’de de devrim olmuştu. Oysa ne Rusya da ne de Çin’de işçi sınıfı vardı ama devrim adı “işçi devrimiydi.”

Yahudi olan Troçki Amerika pasaportu ile Kanada’dan bir çanta dolusu para ile Rusya’ya Sosyalist devrimini başlatmak için gitmişti. Ataları Yahudi olan Lenin de İsviçre’den diplomatik bir tren vagonunda aynı Troçki gibi bir bavul dolusu parayla Rusya’ya devrime gitmişti. Bu iki kişiyi Rusya’ya devrime göndermek için finanse edenler de, Çin Sosyalist devrimini yapan Mao‘yu iktidara getiren kişiler de Yahudi’ydi, yani aynı akıldı. (Mao’nun Maliye Bakanı Israel Epstein Yahudi’dir. Bu gün Ukrayna’nın başındaki Yahudi Volodimir Zelenski’de küresel bir kriz çıkması için özellikle mi Rusya’yı kışkırtıp savaşa soktu?)

3. Sanayi Devrimi

Dijitalleşme ile elektroniğin kullanımı ve bilgi teknolojilerinin gelişmesi, üretimi daha da otomatikleştirmişti. Özellikle 3D yazıcılar, çoğu üretimin bir tuşla gerçekleşmesine olanak sağlamıştı. Otomasyonun artmasıyla yeni ve akıllı robotlar üretilmiş, üretilen bu yeni nesil robotlar hem ucuz hem de üretimde verimliliği arttırmıştı,

Artık kapital sahibi burjuvaların işçi olan mavi yakalı personele eskisi kadar ihtiyacı kalmamıştı.

Daha sonra bilgisayarların da hayatımıza girmesi yeni bir devrimin ayak sesleriydi, 

4. Sanayi devrimi DİJİTAL ÇAĞ.

Günümüz Dünyası

Sanayi devrimleri ile geçtiğimiz yüzyılda şekillenen dünya şimdi jeopolitik olarak, sosyo-kültürel olarak, yaşam tarzı olarak yeniden değişime gidiyor. Bu değişime insanları hazırlamak ve ulus devletlere olan bağlarını kırmak gerekiyordu.

Bunun yöntemi Kaosdu!

2019 yılının sonlarına doğru dünya genelinde yeni bir salgın ile insanlar evlerine kapanınca panik yayıldı. Evlerine kapanan insanların sosyal hayatları ve alışkanlıkları değişmeye başladı. Dijital platformlar hayatımıza girdi. Çevirimiçi alışveriş, çevrimiçi çalışma, çevrimiçi toplantılar, çevrimiçi eğitim derken sosyolojimiz evirilmeye başladı. Bireysel olarak çalışma hayatına bakışımız ve özellikle alış- veriş alışkanlıklarımız değişti.

Küresel anlamda ise, pandemi üretimi durdurdu. Üretim olmadan evlerine kapanan insanların tüketimleri dünya genelinde ekonomik dengesizliğe, enerji ve hammadde fiyatları yükselmesiyle de aşırı enflasyona sebep oldu. Üretim kısıtlı, tüketimse aşırı bir boyuttaydı. Geçim sıkıntısı başladı.

Pandemi bitiyor, tam her şey düzeliyor denilirken bu sefer de Ukrayna-Rusya savaşı patlak verdi. Pandemi ile bozulan tedarik zincirine insanların temel ihtiyacı olan buğday ve Ayçiçek gibi gıdalar da eklendi.

(Bu gün Yunanistan’ı ülkemize karşı kışkırtan akıl da aynı, demokrasi ve özgürlük kavramlarıyla devletlere karşı halkı isyana teşvik eden akıl da aynı. He sokak olayı her özgürlük meydanı bu sisteme alet ediliyor. İçimizdeki hangi siyasi sokağı işaret ediyorsa bilin ki arkasında bu akıl vardır.)

Bunlar yetmezmiş gibi bitti denen Pandemi, virüsün ana merkezi olan Çin’de tekrar yayılmaya başladı. Çin ülke genelinde kapanmalarla hammaddeye ulaşımı tamamen durdurmaya yönelik bir çaba içine girdi. Üstelik dünya buğday ihtiyacının yarısını ülkesinde stoklayarak, gıda fiyatlarını küresel çapta daha da artmasına sebep oldu. Ardından da ülkesinde artık buğday ekimi yapmayacağını açıklayıp, dünya genelinde paniğe sebep oldu.

Bunlar yeni bir dönüşümün sinyalleriydi.

Sanayi devrimleri ile yüzyıl boyunca kaynaklarını tüketerek dünyanın içine eden bu küresel güçler kurdukları finans sistemleri ile sermayeyi mutlak kontrollerine aldılar. Bütün ulus devletleri ve işçi sınıfını borca soktular. Dünya ihtiyacı olan üretimin de sahibi oldular. Artık kapitalizme ihtiyaçları kalmadı. Şimdi Dijital devrim ile gereksiz olan insan iş gücünü kontrol altına almaları gerekiyor. Bunun için de kurdukları sahte vakıflarla, ulus üstü kuruluşlarla, fonladıkları basınla ve yine kendilerine ait olan sosyal medya ağlarıyla vahşi kapitalizmin dünyayı hor kullandığını kaynakları tükettiğini, iklimi değiştirdiğini toplumları inandırmaya çalışıyorlar. Bunun sorumlusunun da ulus devletler olduğunu savunarak sıkışmış halkı devletlere karşı kışkırtıyorlar.

Bir yandan da sanayi devrimlerinde çöplüğe dönüştürdükleri dünyayı, iklim değişimini ve köle gibi kullandıkları insanların gelir adaletsizliğini sürekli gündemde tutarak kurdukları vakıflarla insanlığa şirin gözükmeye çalışıyorlar.

Hayırsever bir iş adamı gibi her alana burnunu sokan Bill Gates, toplumların özgürleşmesini savunduğunu iddia eden ve ülkelerdeki halk ayaklanmalarını fonlayan George Soros gibi küresel aklın maşaları aslında gerçekleştirmek ve kontrollerinde tutmak istedikleri DİJİTAL ÇAĞ ‘a geçişe hizmet etmekten başka bir şey yapmıyorlar.

Peru’da bir mahkemeden Gates, Soros ve Rockefeller’a ‘corona virüs’ suçlaması

Geliştirdikleri sistemler, aldıkları patentler onları ele verse de olayları bir bütün halinde bakamayan ulus devletlerin siyasi çekişmeleri de maalesef bu küresel akla hizmet eder duruma geliyor.

Fonladıkları yapay anne sütü, geliştirdikleri yapay et, gen teknolojisi ile yetiştirilen besinler, vücudumuza entegre edilecek çip kimlik kartları (id2020), yalnızlaşmamız için oluşturulan yapay dünya metaverse, dijital para ve nakitsiz toplum, savundukları mülkiyetsizlik, nötür insan (cinsiyetsiz insan LGBT), yüksek hızlı veri ağı 5G, sürdürülebilir dünya sustainable, ve yakın gelecekte duyacağımız vücut enerjisini satma projeleri gibi bir çok proje gündemimize özellikle sokulmakta.

Şimdi de Kapitalizm den çıkışın yolunu sosyalizm olarak gösteriyorlar. Sosyalizmi özgürlük adalet diye empoze ediyorlar. Aslında Rusya ve Çin’de başlayan sosyalizmi kullanarak, sosyalizmi dijitalizme çevirip işçi olarak ihtiyaç duyulmayan insanları bu dünya içinde yalnızlaştırıp konrol altına almaya çalışıyorlar.

Kontrolden ne anlıyorsanız!!

Kalın sağlıcakla.

Yorum
  1. Tarih boyunca güçlüler güçsüzlerin efendisi olmuş. Bu her zaman böyle devam edecek. Peygamber efendimiz bu düzeni yıktı, diğer peygamberler gibi. Bir gün insanın insana köleliği mutlaka tekrar yıkılacak.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da hoşunuza gidebilir

Adnan Menderes’in cellatı!

Tarih 17 Şubat 1959… Adnan Menderes’in de içinde bulunduğu THY uçağı, Londra’da…

Filistin lideri Mahmut Abbas, Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine Terörist Dedi

Doğu Türkistan’daki soykırımı terörle ilişkilendiren Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’a, dünyadaki Doğu…

DSÖ’yü kim yönetiyor 1.bölüm

Tüm dünyayı saran korona virüs korkusu bir suçlu arayışını da beraberinde getirdi.…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan zamanında yapılan icraların bazıları

Doğa ve Kültür Ayasofya tekrar cami yapıldı. Atatürk’ün müze yaparak kilise olmaktan…