Büyük üçlü
Büyük üçlü

Günümüzde yaşamımızın her bir yönünün, düşündüğümüzden çok daha fazla, sadece birkaç büyük şirketin elinde olduğunu öğrenmek, pek çoğumuz için hem şaşırtıcı hem de rahatsız edici bir gerçeklik. Arabalardan diş macunlarına, akıllı telefonlardan ağrı kesicilere kadar, günlük yaşantımızda yer alan neredeyse her ürün ve hizmetin arkasında yatan gerçek, bu ürünlerin sahipliğinin birkaç büyük şirkete odaklandığıdır. Bu durum, başta hafife alınabilecek bir teori gibi görünse de, daha derin bir inceleme yapıldığında gerçeklerin göz ardı edilemeyecek kadar açık olduğu anlaşılıyor.

Google, Microsoft, Apple gibi teknolojinin dev isimlerinden, Coca-Cola ve Pepsi gibi gıda sektörünün öncülerine kadar birçok şirketin hisseleri, BlackRock, Vanguard ve State Street gibi yatırım yönetimi şirketlerinin kontrolünde. Bu üçlü, sadece teknoloji ve gıda sektöründe değil, giyimden sağlık sektörüne, finansal hizmetlerden temel tüketim mallarına kadar geniş bir yelpazede etkin. Örneğin, düşündüğümüzün aksine birbirine rakip olan şirketler bile aslında bu büyük yatırımcıların kontrolünde. Coca-Cola ve Pepsi’nin en büyük hissedarlarının yine bu üç büyük şirket olduğunu görmek, piyasadaki rekabetin gerçekte ne kadar sınırlı olduğunu gösteriyor.

Bu büyük şirketlerin etkisi yalnızca tüketici ürünleriyle sınırlı kalmıyor. Pamuktan petrole, ilaçlardan teknolojiye kadar pek çok temel kaynağın ve hizmetin kontrolü, doğrudan veya dolaylı olarak, bu yatırım yönetimi şirketlerinin elinde. Örneğin, Bayer, dünyanın en büyük ilaç şirketlerinden biri olarak bilinirken, aynı zamanda dünyadaki pamuk tohumunun %90’ını üreten Monsanto’yu da bünyesine katmıştır. Bu tür satın almalar, küresel ekonominin nasıl birkaç elde toplandığının açık göstergelerindendir.

Peki, bu üç büyük şirket ne yapıyor ve onları bu kadar güçlü kılıyor? Bu kurumlar, bankalar gibi değil, küresel yatırım yönetimi şirketleri olarak faaliyet gösteriyorlar. Müşterilerinin sermayesini en etkin şekilde yöneterek, onlara yatırım danışmanlığı hizmeti sunuyorlar. Ancak, asıl güçleri, kontrol ettikleri şirketlerin yönetim kurullarında sahip oldukları oy haklarından kaynaklanıyor. Bu, onlara, yönettikleri şirketlerin stratejik kararlarında belirleyici bir rol oynama imkanı veriyor.

Büyük üçlünün sahipleri kimlerdir? Derinlemesine yapılan araştırmalar, bu şirketlerin en büyük hissedarlarının kendi içlerinden ve dünyanın en zengin insanları ve aileleri arasından çıktığını ortaya koyuyor. Rockefeller, Rothschild, Clinton ve Bush gibi aileler, uzun yıllardır dünya ekonomisinde önemli roller oynamaktadır. Bu aileler ve onların kurduğu vakıflar, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve siyasal alanlarda da etkili olmaktadır.

Medya üzerindeki kontrol ve etki, bu büyük üçlünün gücünün en belirgin yansımalarından biridir. Hem Amerika’da hem de dünya genelinde, medya kuruluşlarının büyük bir kısmı, doğrudan veya dolaylı olarak, bu yatırım yönetimi şirketleri tarafından kontrol edilmektedir. Bu durum, haberlerin ve bilginin akışının, bu büyük şirketlerin çıkarları doğrultusunda şekillendirildiği anlamına gelmektedir. Bu, özellikle demokrasi ve serbest piyasa ilkelerinin temel taşı olan bilgiye erişim ve bilgi akışının objektifliği açısından ciddi endişeler doğuruyor.

Bu yatırım yönetimi şirketlerinin kontrol ettiği varlıkların toplam değeri, 23 trilyon doların üzerinde bulunuyor. Bu, Amerika Birleşik Devletleri’nin yıllık üretiminden daha fazla bir miktar. Küresel ekonomideki bu denli yoğunlaşma, hem ekonomik istikrar hem de bireysel özgürlükler için potansiyel tehlikeler barındırıyor.

Küresel ekonomideki bu hegemonyanın ortaya çıkardığı gerçekler, modern dünyanın işleyişi hakkında derinlemesine düşünmemizi gerektiriyor. Demokrasi, serbest piyasa ve bireysel özgürlüklerin korunmasının önemi hiç olmadığı kadar açıkken, bu büyük şirketlerin oluşturduğu yapısal güç dengesizliklerine karşı bilinçli ve etkin stratejiler geliştirmek zorundayız. Küresel ekonomi ve siyasetin nasıl şekillendiğini anlamak, geleceğimizi daha adil ve sürdürülebilir bir yönde şekillendirmek için atacağımız adımların temelini oluşturacaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da hoşunuza gidebilir

Modern kölelik İD2020 projesi

ID2020 Birliği, Son olarak 2019 Eylülünde New York’ta bir zirve yapar. Zirvede kendi programını 2020 yılında yürürlüğe koyma kararı alır ve bu kararı, 2020 Ocak ayındaki Davos’ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu’nda da tesciller.

Kasım Süleymani neden öldürüldü?

Kasım Süleymani 11 Mart 1957’de İran’ın güneydoğu eyaleti Kirman’ın Afganistan sınırına yakın…

Filistin İsrail savaşı

2020 yılında, pandeminin neden olduğu korku ve karamsarlıkla birlikte, geleceğin daha kötü…

Mutasyona uğramış müslüman

Küresel elitler, yani kendine üst akıl diyen güruh, 1.Dünya savaşı sonrası, Amerika…