Dünya siyasetinde büyük bir satranç oynanıyor ve bu satranç tahtasında en büyük hamleleri yapan ülkelerden biri de Türkiye. Son yıllarda Türkiye’nin Asya-Pasifik bölgesindeki şekillendirici rolü, yapılan savunma sanayi anlaşmaları ve diplomatik temaslarla giderek daha net hale geliyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Endonezya, Malezya ve Pakistan’a yaptığı ziyaretler, bu ülkelerde görkemli karşılamalarla gerçekleştirildi. Türkiye, yalnızca bir ülkeden daha fazlası olarak, İslam aleminin lideri konumuna yükselirken aynı zamanda küreselcilerin Asya’daki oyunlarını bozan bir güç olarak sahneye çıkıyor.

Türkiye’nin Hilal Stratejisi: Savunma Sanayisi ile Çin’i Kuşatma
Türkiye, Endonezya, Malezya, Pakistan ve Filipinler gibi ülkelerle savunma sanayi alanında kritik anlaşmalar imzalayarak, bölgedeki etkisini adım adım artırıyor. Bu ülkelere Bayraktar TB3, Akıncı TİHA, Hisar-O hava savunma sistemleri, Atmaca füzeleri ve hatta balistik füzelerin ortak üretim imkanları sağlanıyor. Roketsan ve Baykar gibi firmalar, bu bölgelerde yeni savunma sanayi üretim tesisleri kurarak, sadece silah satışı yapmaktan öteye geçip, kalıcı bir savunma ekosistemi oluşturuyorlar.

Bu anlaşmalar, sadece ekonomik ve askeri bir bağ oluşturmaktan öte, Çin’in etrafında bir hilal şeklinde askeri bir kuşatma anlamına da geliyor. Türkiye, tıpkı Trump’ın ABD’de yaptığı gibi, Çin’ın güçlenmesini durdurmak için farklı bir strateji izliyor. ABD, Çin’ı ekonomik yaptırımlarla sıkıştırırken, Türkiye sahada çok daha aktif bir rol oynayarak Asya-Pasifik bölgesinde çevreleme stratejisini devreye sokuyor.

Bu satranç hamlesi sadece Asya’yla sınırlı değil. Türkiye’nin Şu anda Afrika’dan Orta Doğu’ya, Balkanlardan Kafkasya’ya kadar bir etki alanı oluşturduğu açık. Ancak en kritik noktalardan biri, Çin’in büyüyen etki alanını daraltmak ve oraya yerleşen küresel yapıları düzene sokmak için Asya’daki şekillendirici rolünü artırmaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Asya’daki Görkemli Karşılanması: Yeni Bir Lider Doğuyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Asya turunda Malezya, Endonezya ve Pakistan’da adeta bir devlet başkanından öte, İslam aleminin lideri gibi karşılandı. Malezya’da 11 stratejik anlaşma imzalanırken, Endonezya’da savunma sanayi bağları daha da güçlendirildi.

Bu ülkelerin halklarının Türkiye’yi Osmanlı’nın varisi, Çağdaş bir lider ve güçlü bir müttefik olarak gördüğü ortada. Malezya’dan Endonezya’ya, Pakistan’dan Filipinler’e kadar her yerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gösterilen sevgi, sadece diplomatik bir protokolün ötesinde, gerçekten benimsenen bir liderliğin işaretidir.

Bunun en somut göstergelerinden biri de şu: Malezya, Endonezya ve Pakistan gibi ülkelerin büyük bir bölümü, Türkiye ile ortak hareket etmeye ve askeri olarak birlikte hareket etmeye istekli. Hatta bu ülkelerde halktan gelen “Türkiye’nin liderliğinde yönetilmek istiyoruz” şeklindeki görüşler, Türkiye’nin gün geçtikçe daha büyük bir liderlik pozisyonuna evrildiğini gösteriyor.
Büyük Resmi Görmeliyiz: Türkiye Yeni Bir Düzene Öncülük Ediyor
Bu gelişmeleri sadece tek tek anlaşmalar ve diplomatik temaslar olarak değerlendirmek yetersiz olur. Büyük resmi gördüğümüzde, Türkiye’nin yüz yıllık bir planın içinde hamle yaptığını anlarız. Çin’in yükseldiği bir dünyada, Türkiye Asya’daki şekillendirici rolünü artırıyor, Orta Doğu’daki etki alanını koruyor ve Afrika’da da yeni ittifaklar kurarak büyük bir devletler topluluğu oluşturuyor.
Türkiye’nin hamleleri yalnızca ekonomik ya da askeri değil, aynı zamanda stratejik ve ideolojik bir düzlemde de şekilleniyor. Çin’in şu anki yayılmacı politikasına karşı, Türkiye kendisini bir denge unsuru olarak konumlandırıyor ve küreselcilerin Asya’daki planlarının önünü kesmeye yönelik bir strateji izliyor.
Sonuç olarak, dünyada yeni bir düzen kuruluyor ve bu düzenin merkezinde Türkiye yer alıyor. Çin’in etrafında çizilen hilalin anlamını iyi okumak gerekiyor: Bu, sadece bir askeri hamle değil, küresel dengeleri değiştirecek büyük bir stratejidir.