Batı neden güçlü?

Bu soruyu kendinize kim bilir kaç defa sordunuz?  

Dünyayı sömürerek sahip olduğu refah düzeyinden dolayı mı ya da teknoloji anlamında kendisini süratli şekilde geliştirdiği için mi? Belki de dünyanın her yanından parlak beyinleri toplayıp götürdükleri için.

Evet, bunların hepsi birer etken. Hatta çok da önemli etkenler.

Ama bence dünyanın geri kalanı karşısında şuan azalmakta olsa da ciddi bir güç potansiyeline ve caydırıcılığına sahip olmalarının temelinde son yüzyıllarda keşfettikleri bir şey var.

Birlikte hareket etme becerisi.

Dünyadaki en etkili birlikler Batı’ya ait.  Bahsettiğim birlik askeri birlikler değil. Birleşmiş Milletler gibi Avrupa Birliği gibi siyasi birlikler.

Nasıl ki İslam coğrafyasına tarihten beri birleşerek gönderdikleri haçlı ordusunda olduğu gibi, her daim ufak tefek pürüzler olsa da, hep birlikte hareket etme potansiyeline sahip oldular.

Peki, bu kadar birlikte hareket etmeleri her konuda aynı görüşlere sahip oldukları anlamına mı geliyor? Elbette hayır birçok konuda birbirleriyle anlaşamazlar.

Ama bu farklı görüşleri her gerektiğinde görmezden gelip yine birlikte hareket ediyorlar. Neden mi? Çünkü sadece birlik olduklarında güçlü olduklarını fark ettiler. (Bu size bu gün ki muhalefetin birlikteliğini mi hatırlattı?)

Şimdi ise bu durumu tersine çevirebilecek bir oluşum var. Türk Keneşi ya da daha çok bilinen adıyla Türk Konseyi. Bu oluşuma hepimizin var gücüyle sahip çıkması lazım.

Bir potansiyel düşünün toplamda 5 milyon km² yüzölçümüne sahip.

Bahsettiğimiz alan Osmanlı devletinin en güçlü döneminde sahip olduğu en geniş sınırlara denk.

Yine toplam ekonomik gücü 1,5 trilyon doların üzerinde yani birlik içindeki ülkelerin gelişimini sağlayacak her projeye kaynak verebilecek düzeyde.

Ve kat kat büyümeye çok müsait. Petrol doğalgaz ve altın rezervleri hatırı sayılır bir düzeyde.

İşte 12 Kasım 2021 de Dünyaya ilan edilecek Türk Konseyi tam da böyle bir güç olacak.

Bugünkü Türk cumhuriyetlerinin çoğu Sovyetler Birliği esareti altındaydı. Sovyetler Birliği 26 Aralık 1991 yılında dağıldıktan sonra Türk coğrafyası ile Türkiye arasında hemen bir yakınlaşma sağlandı. Akabinde Türki Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın gayretleriyle 1992 yılında Türk Dili Konuşan ülkeler zirvesine başlandı. Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan büyük bir heyecanla zirveler sürecine girişti.

Türk Dünyası’ nın UNESCO’su olan TÜRKSOY’ da 1993 yılında, bu ülkelerin kültür Bakanları tarafından imzalanan anlaşmayla kuruldu.

Bu süreç 17 yıl kadar sürdü ve altısı Türkiye’de olmak üzere 10 büyük zirve gerçekleştirildi.

Yapılan zirvelerde Gümrük serbest Ticaret ortak bir banka kurulması ulaşım gibi birçok alanda işbirliği çalışmaları yapıldı.

Ama zaman içinde heyecan kaybedildi. Çünkü zirvede konuşulan her şey lafta kalıyor ve somut adım atılmıyordu. O ülkeler bu 17 yıl içinde yavaş yavaş isteksiz görüntüler vermeye başladılar. Hatta 2006 yılında düzenlenen zirveye Özbekistan katılmadı bile, Türkmenistan’da Büyükelçi düzeyinde katıldı. Tabii Özbekistan’ın katılmamasının arkasında Türkiye ve komşularıyla yaşadığı sorunların da etkisi vardı. (Türkmenistan tarafsız ülke statüsünü bahane ederek hala birlikten uzak duruyordu.)

İşte bu zirvelerin anlamını kaybetmeye başladığı bir dönemde yeni bir gelişme yaşandı. 3 Ekim 2009‘da Azerbaycan’ın ev sahipliğinde Nahcivan‘ da bir zirve gerçekleştirildi. Burada imzalanan anlaşmayla Türk Konseyi Kuruldu.

Bu anlaşmayı imzalayan Türkiye, Azerbaycan Kırgızistan ve Kazakistan kurulan Türk Konseyi’nin de kurucu üyeleri oldu.

Nahçıvan’ da imzalanan anlaşma. Türk Birliği’nin ilk defa ciddi şekilde kurumsallaşması anlamına geliyordu.

Daha sonra kurucu üye ülkeler bu anlaşmayı kendi meclislerinde de onaylattı ve 17 Kasım 2010 tarihinde resmi olarak yürürlüğe girmiş oldu.

Türk Konseyinin ana karar organı Devlet Başkanları Konseyi oluşturuyor. Bu konseye dönem başkanlığını üstlenen ülke başkanlık ediyor. Dönem Başkanı alfabetik sıraya göre ülkeler arasından belirleniyor.

Konseyin İstanbul’daki daimi Sekretaryası konseyin faaliyetlerini yönetiyor ve konsey her defasında farklı bir gündem üzerine toplanıyor.

Mesela İlk zirve toplantısı Ekim 2011 tarihinde, ekonomik ve ticari işbirliği gündemi ile yapıldı. Bu zirvede Türk İş Konseyi oluşturuldu. Böylece üye ülkelerin iş çevreleri birbirlerine yakınlaşmış oldu.

İlk zirvenin ardından da farklı gündemlerle yedi zirve daha düzenlendi.

Bu süre içerisinde bir gelişme yaşandı ve ilk etapta birlikten uzak duran Özbekistan birliğe katılma kararı aldı ve başvurusunu yaptı. 30 Nisan 2018 bu süreç tamamlandı ve üye ülke sayısı 5’e yükseldi.

Rusya devleti içindeki 6 Özerk Cumhuriyet Birliğin alt kuruluşu olan Türksoy’a katıldılar. Fakat 2015 yılında Rusya ile yaşadığımız uçak krizinden sonra birlikten ayrılma kararı aldılar. İçlerinden sadece Tataristan bu statüsünü devam ettirdi.

2018’de Kırgızistan’da yapılan zirveye Macaristan Başbakanı Viktor Orban da gözlemci olarak katıldı.

Zirvede “Biz Macarca konuşuyoruz. Bu Türkçe ile bağlantılı olan eşsiz bir dil. Biz hristiyan türk eliyiz Fakat Kıpçak Türk ilkeleri üzerinde dik duruyoruz.” Diyerek Macarların Türk olup olmadıklarına dair tartışmalara da son noktayı koyuyordu.  

Bu adım Türk Konseyi için tarihi dönüm noktalarından biri oldu. Eskisi gibi devlet başkanlarının bir araya gelince kararlar aldığı,  ayrılınca da unuttuğu zirvelerden ibaret olmadığı kanıtlandı.

Azerbaycan Dağlık Karabağ’ı işgalden kurtardıktan sonra Türkiye İle Azerbaycan arasında oluşturulacak koridor ile (Zengezur Koridoru) artık Türk Dünyası birbirine bağlanınca Konsey önünde hiçbir engel kalmadı ve bütünlük sağlandı.

Türkmenistan birliğe katılmamayı tercih etti. Daimi tarafsızlıklarını öne sürdüler. Fakat Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbanguli Berdimuhammedov, Kasım 2021’de İstanbul’da yapılması planlanan Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) 8. Zirvesi’ne katılacağını teyit etti.

Türkmenistan doğalgaz rezervleri konusunda dünyada 6. sırada ama bu gazın satışı ve taşınması konusunda büyük sıkıntılar yaşamaya başladılar. Bu yüzden yeni ortaklıkların arayışındalar. Bu arayışında sonu dönüp dolaşıp Türk Konseyine gelecekti zaten.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yakın zamanda devlet statüsünde Uluslararası tanınmasından sonra, Türk Konseyine katılacak 7. ülke olacak.

Gözlemci statüsünde ise Ukrayna, Polonya, Pakistan, Afganistan’ın katılacağı bilinmekte.

Türk Konseyi bu coğrafya için çok büyük bir fırsat. Çin’in bir kuşak bir yol haritası (Yeni ipek Yolu) işte tam da bu coğrafyadan geçiyor. Bu konuda yapılan çalışmaların hızlandırılması ve kapsamının geniş edilmesi lazım.

Özellikle askeri birliğin sağlanması dünyada güç dengelerinin oynamasını sağlar. NATO tarzı ortak bir ordu kurulması konusunda adımlar atıldı.  Türk Konseyi Şarkı yarışmaları, Türk Konseyi Olimpiyatları gibi organizasyonlar programlandı.  

Birliğin tüm alt birimleri kurumsal olarak sessiz sedasız oluşturuldu.  12 Kasım 2021 de İstanbul’da yapılacak toplantıda Türk Konseyi’nin ekonomi, ticaret, ulaştırma, enerji, turizm, gençlik ve spor alanlarındaki projelerini yanında, Türk Yatırım Fonunun kurulması ortak para birimi, dijital para sistemi ve örgütün gelecek stratejilerine yönelik çalışmalar ile Örgütün Tüm dünyaya kuruluş ilanı yapılacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun sinyalini 31 Mart 2021 tarihinde Türkistan’da yapılması planlanan Türk Konseyi Gayri Resmi Devlet Başkanları Zirvesi salgın nedeniyle çevrimiçi olarak gerçekleştirilen toplantıda vermişti. Konuşmasında “ Artık Konseyimizi Uluslararası örgüt olarak adlandırmanın vakti geldi.” Diyerek 12 Kasım 2021 İstanbul’da yapılacak Konsey Toplantısını işaret etmişti.

Nefesler tutuldu 12 Kasım 2021 de yepyeni bir dünya kurulacak. Biz içeride doların kaç para olduğunu tartışırken, Erdoğan’ın bu derin hamleleri, emin olun Türkiye’yi Dünyanın zirvesine oturtmaya yetecektir.

Şimdi anladınız mı?

Bu kadar büyük coğrafya neyi ifade ediyor?

Kalın sağlıcakla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da hoşunuza gidebilir

HİSAR-O, Bangladeş’in İhale Sürecinde

Bangladeş Savunma Kuvvetleri, Orta Menzilli Karadan Havaya Füze (MRSAM) sistemini tedarik etmek…

Bilim kurulu ne kadar maaş alıyor?

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele için oluşturulan Bilim Kurulu Üyeleri Ne…

Türkiye’de Artan Irkçılık

Türkiye, son yıllarda beklenmedik bir değişim sürecine girdi. Mülteci sorunu, sosyal medya üzerinden yayılan ırkçı propagandayla birleşerek ülkede ciddi bir toplumsal soruna dönüştü. Bu sorunlar Türkiye’nin geleceği için tehlikeli bir yolda ilerliyor.

Proje Lider ERDOĞAN 1.Bölüm

Türkiye kendi ekosisteminde, başında kukla bir yönetimle, bölgenin lideri hâline getirilecekti.. Değişen dünya ile birlikte, yeni oluşacak küresel ticaret yolları, güvence altına alınacaktı..