Hakan Fidan’ın Etnik Kimliği: Hesenan Aşireti, Tarihi Ayaklanmalar ve Derin Devlet Bağlantısı
Kamuoyunda sessiz ve stratejik bir figür olarak bilinen Hakan Fidan’ın etnik kökeni hakkında ciddi tartışmalar yaşanıyor. Bazı kaynaklara göre Fidan, Van’ın Varto ilçesinde köklenen Hesenan Aşireti’ne mensup. Bu aşiret, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde birçok isyan ve ayaklanmada yer almış bir yapıya sahip.
Tarihsel olarak:
- 1925 Şeyh Said İsyanı
- 1930 Ağrı Ayaklanması
- 1937-1938 Dersim Olayları
gibi kalkışmalarda etkili olmuş bu aşiret, devlet tarafından uzun yıllar boyunca “tehdit” olarak görülmüş, daha sonra bazı unsurları sistem içine alınarak etkisizleştirilmeye çalışılmıştır.
İddialara göre, Hakan Fidan’ın yükselişi bu mirasın sessiz bir rövanşı değil, tam tersine devlet aklının yeniden inşa sürecinde asimile olmuş değil, dönüştürülmüş bir aşiret aklının entegrasyonudur. Bu bilgi yıllarca halktan saklanmış, resmi biyografilerde asla yer almamıştır.
2028’de Cumhurbaşkanı Adaylığı: Derin Aklın Sessiz Lideri
Recep Tayyip Erdoğan’ın siyaset sahnesinden çekilmesi durumunda, hem MİT hem de diplomatik çevrelerde Fidan’ın ismi, Cumhurbaşkanlığı için “devlet aklının doğal devamı” olarak anılmakta. Özellikle:
- MİT başkanlığı döneminde sağladığı uluslararası prestij,
- 2023 sonrası Dışişleri Bakanlığı’ndaki çok kutuplu denge oyunları,
- ABD, İran, Rusya, İsrail ve Çin gibi aktörlerle aynı anda müzakere yürütebilmesi,
onun Erdoğan’dan sonra bu coğrafyada yön tayin edebilecek az sayıdaki figürden biri olduğunu göstermektedir.
Ancak bu potansiyel adaylık, Türkiye’yi bölme potansiyeli taşıyan büyük projelerin habercisi olarak da okunuyor.
Türkiye’nin Suriye Politikası: Bir Kürt Koridorunu Engelle, Diğerini Şekillendir
Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığı, görünüşte PKK ve uzantılarını bastırmak amacı taşıyor. Ancak bu operasyonların arka planında, başka bir gizli ajandanın olduğu yönünde güçlü iddialar mevcut.
İstihbarat çevrelerine göre:
- Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki PYD/YPG yapılanmasını tasfiye ederken,
- Kuzey Irak merkezli Barzani ekseninde yeni bir yapı oluşturmayı hedefliyor.
Yani:
- Bir Kürt devleti yıkılırken,
- Türk kontrollü yeni bir Kürt devleti doğuruluyor olabilir.
Bu iddia, Türk halkına açıkça açıklanmayan ancak diplomatik belgelerde, NATO görüşmelerinde ve Washington kulislerinde konuşulan bir gerçeği yansıtıyor olabilir.
Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimi: Erbil, Bağdat, Ankara Üçgeni
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (KBY), hem Türkiye’ye bağımlı hem de İran’ın etkisinde. Ancak 2025 sonrası Erbil’de atılan adımlar, Türkiye ile yeni bir konfederal yapı doğabileceğini gösteriyor.
- Petrol ihracatı için Türkiye tek geçit.
- Askerî eğitim ve silah desteği, TSK’ya bağımlı.
- Ekonomik krizlerle boğuşan KBY, Ankara’ya bağımlılığını derinleştiriyor.
Bu ilişki biçimi, PKK sonrası dönemde yeni bir Kürt devleti planının ilk adımları olarak yorumlanıyor.
ABD-Türkiye İlişkileri: Barrack ve Gizli Diplomasi
Thomas J. Barrack, Lübnan asıllı bir iş insanı. Ancak onun büyükelçilik ve Ortadoğu özel temsilciliği görevi, sıradan bir diplomatik hamle değil. Barrack, hem İsrail lobisine yakınlığı hem de Arap coğrafyasındaki ticari ilişkileriyle dikkat çekiyor.
2024 sonrası:
- ABD ile Türkiye arasında yumuşama başladı.
- PKK’ya yapılan destekler gözle görülür biçimde azaldı.
- Fidan-Barrack hattında gizli diplomasi başladı.
İddialara göre, Barrack-Fidan görüşmeleri çerçevesinde, PKK tasfiye edilecek, yerine Türk dostu bir Kürt yapısı kurulacak. Bu yapı, Türkiye’nin güvenliğini doğrudan sağlayacak tampon bir alan olarak konumlanacak.
2028 Sonrası Senaryo: Türkiye Güdümlü Kürt Devleti
Bu senaryoya göre adımlar şöyle işleyecek:
Adım | Stratejik Gelişme | Türkiye’nin Rolü |
---|---|---|
1 | PYD’nin Suriye’den çıkarılması | TSK destekli harekât |
2 | Erbil’deki yapının güçlendirilmesi | Ekonomik-diplomatik destek |
3 | PKK’nın Kandil’den tasfiyesi | İran sınırında TSK üssü |
4 | Yeni Kürt devleti tanınması | Ankara güdümünde konfederal yapı |
5 | İsrail’in çıkarılması | ABD ve Türkiye yeni anlaşması |
Bu tablo, Türkiye’nin Kürt sorununa kendi çözümünü dayattığı bir dönemin habercisi olabilir.
Ancak bu yapı, Türkiye içinde yeni ayrılıkçı eğilimleri tetikleyebilir, Türk-Kürt dengesi bir kez daha bölünme korkusunu doğurabilir.
Derin Devletin Yeni Stratejisi: Sınırları Değil, Sadakatleri Değiştir
Türkiye’nin yeni doktrini şudur:
“Sınırları değiştirmeden sadakatleri değiştir.”
Bu doktrin, “ulus-devlet dışı ama Türk güdümlü yapılar inşa etmek” üzerine kurulu hibrit bir stratejidir. Bu sistemde:
- Devletin resmi haritası değişmez.
- Ama fiili olarak Suriye ve Irak’ın kuzeyinde Türkiye güdümlü “sadakat hatları” oluşur.
- İsrail bu düzende dışlanır, çünkü güvenliğinin Kürtler üzerinden sağlanamayacağı kanıtlanmıştır.
İsrail’in Bölgeden Çıkışı: Hayal mi, Gerçek mi?
İsrail’in Suriye ve Kuzey Irak’taki etkisi biliniyor. Ancak bazı şartlarda bölgeden çıkarılması mümkün:
- Türkiye’nin askeri ve istihbari baskısı,
- ABD’nin Ortadoğu’dan çekilme eğilimi,
- İran ve Türkiye’nin taktiksel ortaklıkları.
Bu gelişmelerin ardından, 2030’a gelindiğinde İsrail’in bölgede etkinlik gösteremeyecek hale gelmesi teorik olarak mümkün.
Ancak bu da Türk halkına açıklanmayan bir stratejik planın parçası olarak görülüyor.
Sonuç: Erdoğan Sonrası Dönemin Mimarları
Türkiye 2028’e doğru ilerlerken halkın çoğunluğu bu stratejik planlardan habersiz. Ancak diplomatik kulislerde konuşulanlar net:
Hakan Fidan, Erdoğan sonrası dönemde sadece Türkiye’nin değil, Ortadoğu’nun da yeni mimarı olabilir.
İsrail güdümlü bir Kürt devleti yıkılırken,
Ankara merkezli bir Kürt devleti doğabilir.
Bu dönüşüm, Türk halkının haberi olmadan, adım adım uygulanıyor olabilir. Eğer bu senaryo doğruysa, bu süreç Türkiye’yi birleştirmek yerine bölme riski de taşıyor.