Korona virüs, ortaya çıktığı 2019 Aralık ayından itibaren, bir tarafta sağlık problemleri ve sayıları binlerce ölüm vakalarıyla, bir yandan da ekonomik tablolar ile ortalığı kasıp kavurdu.

Bu gün sizlere, kaç kişinin hayatını kaybettiği, kaç kişinin enfekte olduğu ya da dünya çapında kaç kişinin bu virüse yakalanacağından bahsetmeyeceğim. Maske bizi korur mu,  tedavisi var mı veya virüs yaz aylarında sonra erecek mi, bu sorulara ise hiç değinmeyeceğim.

Virüsle birlikte ne kadar çaresiz, ne kadar savunmasız olduğumuzu anladık. Bir anda sokağa çıkma yasakları, işyerlerinin, okulların, ibadethanelerin kapatılması ile her şey felç oldu. Kiralar, krediler çekler, senetler sorgulanır oldu. Virüs ile mücadele eden devletler bu durumla baş etmek için peş peşe

ekonomi kurtarma paketleri açıklamaya başladı.  Pusuda bekleyen İmf, Dünya Sağlık örgütü, BM virüsle mücadele eden devletlere yardımcı olmaya hazır olduklarını bildirdi.

Biraz tuhaf değil mi, o kadar çok üst üste hadise var ki, ne oluyor 2020 nasıl geldi ve biz nereye doğru gidiyoruz?

İnsanların bütün değer yargılarının alabora olduğu garip bir döneme girdik.

Özgürlük mü, güvenlik mi?

Evet, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, yeni bir dünya kuruluyor.

Korona virüs ile gelen bu belirsizliklerle birlikte, dijital dünyaya dair çok farklı tahminler ve komplo teorileri de ortaya atılmaktadır.

Bu noktada Microsoft’un kurucusu ve dünyanın sayılı zenginlerinden biri olan  Bill Gates’in liderlik ettiği ID2020 projesinden bahsetmek istiyorum.

Bill Gates, ID2020 projesi ile amaçlanan şeyin, evrendeki her bir insana blockchain* temelli dijital kimlik vererek, ‘’fertlerin dijital kimlik haklarını almaları’’ olarak ifade etmekte.

 (Blockchain, en basit ifadeyle, herhangi bir tek kişiye ait olmayan bir bilgisayar kümesi tarafından yönetilen, zaman damgalı bir dizi veri kaydıdır)

(‘’ID’’ İngilize Identity kelimesinin kısaltılmış halidir. Yani  kimlik demek veya kullanıcı adı demektir. Kullandığımız bilgisayarlarda, cep telefonlarında olduğu gibi dijital bir kimliktir)

ID2020 Birliği, Son olarak 2019 Eylülünde New York’ta bir zirve yapar. Zirvede kendi programını 2020 yılında yürürlüğe koyma kararı alır ve bu kararı, 2020 Ocak ayındaki Davos’ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu’nda da tesciller.

ID2020’nin yaptığı zirve ve Davos’da aldığı karar tam da Dünya Sağlık Örgütü tarafından korona virüsün pandemi ilanına denk gelmesi ne büyük tesadüf değil mi?

Zaten tahminlerinin çoğu gerçekleşen Gates, bundan yaklaşık 5 sene evvel de gerçekleştirdiği TED konuşmasında,  ‘’ben çocukken en çok endişelendiğimiz felaket bir nükleer savaştı’’ diyerek salona getirdiği varili işaret etmiş, ‘’bu nedenle bodrumda içi su ve yiyecek dolu bu tarz bir varilimiz vardı’’ demişti. Daha sonra ise günümüzde küresel felaketin en büyük riski nükleer bir savaş değil, bir virüs olduğunu anlatmış ve dünyada yaşanabilecek salgınlarla alakalı detaylar paylaşmıştı. Ne kadar hazırız diye de aşı araştırmaları gibi birçok mevzuda acil eylem planı önermişti. Bill Gates ayrıca, her 20 yılda bir korona virüs benzeri bir salgın ile karşılaşabileceğimiz yorumunda da bulunmuştu.

Şaka gibi değil mi? Bundan tam 5 sene önce göstere göstere verilen bu basit mesaj ile hayatımızdaki birçok kavramı değiştirmek istiyorlardı aslında.

ID2020 programının işleme konulması için böyle bir pandemiye mi ihtiyaç vardı?  Zaten “vatandaşları dijital teknolojiyle izleme” uygulamasının önümüzdeki yıllarda yaygınlaşması ön görülüyordu ama korona salgını ile bu takvimi epey öne mi çektiler acaba?

Aklımızda soru işaretleri ve derin endişeler ile yazmaya devem edelim;

İnsanların sağlığını takip edip, aşı olmamış olanları uyarabilmek için oluşturulduğu söylenen ID2020 proje çerçevesinde, blockchain teknolojisiyle oluşturulan dijital kimlikler (ID), elektronik çipler eşliğinde insanlara takılacakmış. Böylece kişiler her noktadan takip edilerek, gelen veriler anlık olarak analiz edilecekmiş.

Sistemi kabul edip çipi takanlar her türlü hizmetten, uygulamadan yararlanabilecekken, taktırmayıp bağımsız olmayı isteyenler, sistemin içinde bir virüs gibi algılanıp, kayıtlı insanlara terörist gibi lanse edilecek ve birçok hizmetten yararlandırılmayacakmış.

Çip taktırma fikri en başta kötü gibi göründüğünden, insanlara özel sunulan hizmetlerden yararlanarak hayatlarına devam edeceği ve hastalıklarla mücadele edebileceği gibi algılarla, bu teknolojiyi cazip gösterilecektir emin olun.

İşin özeti, salgın filan bahane… Geriye sayım başladı. İnsanlığın dijital kameralar tarafından 7/24 izleneceği, İd numaralar ile teker teker fişleneceği günleri geliyor.

‘’Bugün sosyal açıdan uyumsuz 5 hareketin tespit edildi. 10 ceza puanı aldın. Yarın sana öğle yemeği verilmeyecek” gibi komutları vermek için birileri sabırsızlanıyor.

Böylelikle Tek dünya devletine doğru adım atılmış olacak ve bütün insanlar da bu tek devletin çalışanları haline gelerek modern kölelik oluşturulacak. Ülkeler, devletler kalmayacak ve dünya bir şirket gibi yönetilecek. Yöneten ise bir avuç elit aile olacak.

Zaten kurucu ortakları arasında Accenture, Aşı İttifakı Gavi, Rockefeller Vakfı, Microsoft ve IDEO’nun yer aldığı ID2020 projesi kendi sitesinde ‘’Hiçbir hükümet, şirket veya kurum bu sorunu tek başına çözemez. Dijital kimliğin gelecekteki seyrini belirlemek ve ilgili riskleri yönetmek, sürekli işbirliği ve küresel ortaklık gerektiren bir sorundur’’ diyerek bunu dile getirmektedir.  https://id2020.org/alliance

Peki bu takip sisteminde veriler merkez bilgisayarlara nasıl iletilecek bu kadar veriyi aynı anda hangi sistem merkeze taşıyabilecek diye sorarsanız, İngiltere’de başlayan ve  bir çok ülkeye yayılan,  korona virüsü yaydıkları gerekçesiyle 5G baz istasyonlarını yakma operasyonları  rastlantı olabilir mi sizce?

Ya da Elon Musk‘ın bedava internet projesi StarLink Bu amaca hizmet mi edecek?

Allah’a emanet olun, kalın sağlıcakla.

Paylaşım Şartı:

Paylaşmak istediğiniz bir yazı, görsel vs. varsa, alakalı yazıya gidin ve yukarıdaki adres çubuğunda görülen linki kopyalayıp paylaşmak istediğiniz yere yapıştırın. Yani YALNIZCA LİNK PAYLAŞIMINA MÜSAADE EDİYORUZ. Ayrıca yazının başında “facebook” veya “twitter”ın sosyal medya paylaşım butonları var. O butonlara tıklayarak da paylaşılabilir. Başka türlüsüne hiçbir surette rızamız yoktur.

Yorum
  1. Peki bunların sonunda bizi ne bekliyor? Korkmalı mıyız, endişemi etmeliyiz? Yoksa her şeyi kabul edip bu hayatamı alışmalıyız? Öneriniz nedir? Buna nasıl karşı öıkacağız ya da bu bize ne gibi zararlar doğuracak?

    1. Bu yazılanlar zaten olacak ama devlet ve millet olarak bu geleni görür isek teknolojiyi kendi lehimize kullanabiliriz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şunlar da hoşunuza gidebilir

Litvanyalılar, Ukrayna’ya TB-2 Bayraktar İha almak için 5,4 milyon dolar Halktan bağış topladı.

Litvanyalılar, Ukrayna ordusunun Rus güçlerini hedef almak için Türkiye’nin Bayraktar insansız hava…

Robot Süpürgeler: Gizli Gözler ve Tehlikeli Planlar

Mahremiyet, insanlar için son derece önemli bir kavramdır ve kimse evlerinin mahremiyetinin ihlal edilmesini kabul etmek istemez, özellikle de toplumumuzda.

Covid-19 bize hiç gelmedi?

Wuhan laboratuvar patronu “koronavirüs bizden gelmedi” diyor! Wuhan Viroloji Enstitüsü müdürü Yuan Zhiming, korona…

DSÖ’yü kim yönetiyor 1.bölüm

Tüm dünyayı saran korona virüs korkusu bir suçlu arayışını da beraberinde getirdi.…